Sonra
dayanamıyorsun. Her şeyi içine atmaktan yavaş yavaş tükendiğini
hissediyorsun. Seni çok iyi anlıyorum diyen herkesin, seni anlamadığını
görüyorsun. En yakınından uzaklaşıyorsun. Yapabildiğin en iyi şeyin,
yazmak olduğunu görüyorsun. Yazıyorsun. Herkesten saklasan da, gizlesen
de tükeniyorsun. Hani o dışarıya verdiğin mutluyum imajı var ya, içini
yiyip bitiriyor. Biri gelse ve gerçekten de tam anlamıyla yanında olsa,
düzeliceksin gibi geliyor. Ama o kadar çok yenilgiye uğradın ki sevmede,
değer vermede, bir yanın hep kimseye güvenme diyor. O yanına yenilmeye
başladığın zaman, asıl acıları tatmaya da başlıyorsun. İşte o anlar
kalbinin, aklını yendiği anlar oluyor. Ve benim kalbim akılımı hep
yeniyor. Değer vermekte bir sorun yokta, aynı önemi, ilgiyi, sevgiyi,
değeri göremeyince başlıyor asıl sorun. Asıl sorunlar, asıl canını
yakanlar oluyor. Birde yitirdiklerin var, dönülmez yolda bıraktıkların,
geri dönmeyeceğini ezberlediklerin. Hani her şeyde derler ya ”hayat
devam ediyor” aynen öyle. Ne giden geri geliyor, ne kalanlar değerini
biliyor, ne yerin, nede kıymetin değişiyor. Sen sadece günden güne
eriyorsun, tükeniyorsun, hissizleşiyosun. Ama gerçekten de bir gün
aklım bu savaştan üstün çıkarsa, o zaman tam anlamıyla sevdiğim
insanlar, tam anlamıyla soğukluğu tadacaklar.